5 Mart 2011 Cumartesi

Bir türkü; Burası Huş'tur...

Haddini bilmeyenlere

Neyzence İki Fıkra :))

Dünyanın en kısa fıkrası :)

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Neyzence Sohbetler - İstanbul

Kıssahan Neyzen Muharrem ile
"Neyzence Sohbetler"
"Neyzence Sohbetler" adlı müzikâl dinletimizi
ilinize, ilçenize davet edebilirsiniz efenim.


İletişim bilgileri ve teknik detaylar aşağıdadır...


Cep: 0 (542) 432 02 52

E-Posta: neyzenmuharremdere@gmail.com

* Programımız ortalama 3 saat sürmektedir.
* Süre isteğe ve talebe göre belirlenebilir.
* Tek kişilik ve tek seanslık özel bir programdır.
* Önüne veya ardına başka program eklenemez.
* İki saat altı talepler prensip gereği kabûl edilmez...


- İstanbul içi program bedeli 1.500.-TL,
- İstanbul dışı organizasyon bedeli ise 2.250.-TL'dir...


* + KDV + Ulaşım ve konaklama masrafları talep edilir.
* Afiş çalışması ve basın ilânları baskıya hazır olarak gönderilir.
* Basın bülteni o güne özel düzenlenerek gönderilir.
* Menajer komisyonu fiyata dâhildir...

* Afişleme çalışması ve duyurular organizatör tarafından en az iki hafta önceden yapılmalıdır.
Gerekli izinlerin alınması, teknik altyapı ve prosedür davet eden kuruma aittir...

* Basın ile ilgili röportaj, radyo, tv programları ile ilgili program bir hafta önceden belirlenmeli
ve karşılıklı mutabakat ile karar verilmelidir...


Çalışmak, buluşmak umuduyla...

Saygılar efenim

Kıssahan - Neyzen
Muharrem Dere

24 Ekim 2009 Cumartesi

Fıkralar... / Cahil Sofunun Rüyası...

Kaba softa özenti sofulardan bir zevzek, Bektaşi ile güya alay etmek için ona her rastlayışında rüyalar uydurur söyler ve bu rüyaların konularını da , mutlaka Bektaşi babalarını küçültecek uydurma vakalara ayırırmış.

Bir sabah Bektaşi işine giderken bu zevzek herif yine kendisini karşılamış:

- Aman dostum, bu gece öyle bir rüya gördüm ki bayılacaksın.

Diye söze başlamış ve rüyasında, bir Bektaşi babasının kendisinin ağzına tükürdüğünü anlatmış.

Bektaşi, rüyayı büyük bir dikkatle dinlemiş.

- Hakikaten, rüya çok mühim... Her halde bizim baba senin suratına tükürecekmiş. Fakat bu tükürük, yanlışlıkla ağzına girmiş.

10 Ekim 2009 Cumartesi

Can evi, tezyin evi... "İNSAN"



Şimdi "CAN EVİ" derler

1- Doyacak


2- Barınacak


3- Çoğalacak

Mehmet Âkif ile Şekspir aynı sözü söyler
-" yemek içmek ve çoğalmaksa hayatınızın anlâmı, o zaman hayvanlardan farkınız nedir?" der Şekspir

-" mefkûresi olmayan hayvana eş değerdir," der Âkif...

İbn-i Haldûn'da söyler benzerini, Anadolu erenleri daha zârif ifade ederler,
-" her cânın, 'işi' - 'eşi' ve 'aşı' olmalı," derler...

Mevlâna Celâleddin,

-"akşam yemeğini kazanamayanın günü bitmez," der...

Buraya kadar olanlar CAN EVİ (1. sacayağı) ve Hayvanların ve insaların ortak dürtü ve ihtiyaçları, sonrasında 2. sacayağı (TEZYİN, SÜS EVİ) geliyor,

4- Güzel (estetik, sanat)

5- İyi (etik, ahlâk)

6- Doğru (mantık, felsefe)

* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Din, iman için her bedende, nefes sahibinde, canda üç (3) gerek şart var;

1- Akıl (Cüz'i irâde)

2- Gadab (asabiye)

3- Şehvet

Din yani ahid (söz) aklı ilk şart koşar, yoksa akıl baliğ olmayanlar ne modern dünya! hukukunda nede dini sorumluluklar karşısında mesûl tutulmazlar... Din, "mutedili tasdik" yeridir, makâmıdır, yani denge, orta yol, vasat, ifrat ve tefritten uzak (abartılmış ve noksan değil) fıtrata uygun, zorlamayan, sevilebilir, korkulmayan, öğretilebilir ve genel kabûl görür yaşam formları içerir tüm tavsiyeler...

Fakat bu üç hâlinde kendi içinde üç tezâhürü (yansıması) vardır,

- - - ifrat (abartı) / gereğinden fazla

- - - mutedil (denge) / olması gerektiği kadar - - -

- - - tefrit (noksan) / noksan, eksik, yetersiz


Şimdi tek tek incelersek;


Akıl,
İfratta - Fikren bunalmak, daralmak, duygusuzlaşmak, ego, bencillik vb.
tefritte - câhil, bilgisiz, görgüsüz, kaba,

mutedilde - ilim sahibi, eğitimli, duyarlı, faydalı vb.


Gadab (asabiye)
İfratta - zalim, vahşi, barbar, katil, yamyam, emperyalist, kapitalist, kontrolsüz, sadist vs.
tefritte - korkak, onursuz, alçak, hain, kişiliksiz vb.

Mutedilde - yiğit, kahraman, şecaat sahibi, onurlu, haysiyetli, güvenilir, kontrollü,
(kime ne için ne zaman ve ne kadar vuracağını nerede de duracağını bilen)


Şehvet ise,
İfratta - biseksüellik, homoseksüellik, sapıklık, ensest, hayvanlarla ilişki, azgınlık, sapkınlık, vs
tefritte - iktidarsız, frijit, yetersiz,tatminsiz, isteksiz, en büyük belâsı ise neslin kesilmesi vb.

mutedilde - neslin devamı, beden ve ruh sağlığı, ahlâk, mutluluk vb.

* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Her insanın 3 şeytanı var derdi bir üstadımız sohbetinde... (Metin Bobaroğlu)

1- Servet / Karun Makamı

2- İktidar - Siyaset - Güç / Firavunun Temsil Ettiği Makam

3- Sevilme derdi - Ruhbaniyet addetme... / Belâm

* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

1- Harcayamayacağı kadar serveti ister önce insan, (Servet / Karun)

elde etse yetmez, bakar ki sözü dinlenmiyor, işçisi bile mesai bitince kaçar gibi gidiyor yanından, kal dese en azından mesai bedeli ödemek zorunda... İnsanların kendisini dinlemeleri saymaları ve korkmaları için çare arar...

(İki Padişah bir cihâna sığmaz, kırk derviş bir hırkada iftar ederler, zarifçe, kırmadan, kırılmadan.)


2- Herkes onu dinlesin, dilediğini yapabilsin, (İktidar / Firavun)
kimseye hesap vermesin (bencillik, küstahlık) ister, yarı tanrılık iddası

siyasete girer, örgüt, cemaat, cemiyet kurar, küresel şirketler kurar, komplolar, çatışmalar savaşlar düzenler, gücünü, servetini artırır, iktidarını kuvvetlendirir, garanti altına alır fakat bakar ki insanlar onu seveceğine nefret etmeye başlamışlardır...

(Yoklansa kafa tası her ölenin, farkı görülür müydü acep hükümdarla kölenin.)
Kaşgarlı mahmut'un Mezar taşından...


3- Herkes onu sevsin, değerini bilsin ister (Özünü kutsal sanma / Belâm)
farkeder ki parası var, iktidarı var ama kimse onu sevmiyor, hükmü altındakilerin yanına bir ses kayıt cihazı koyupta arkasından kendisi ile ilgili konuşulanları duysa, çıldırır, eleştiriye dayanamaz, o KUTSALDIR, ÖZELDİR; LİDERDİR, FARKLIDIR, ZEKİDİR, GÜZEL/YAKIŞIKLIDIR, KARİZMATİKTİR, çünkü...

* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Hz Ali (KS) öyle güzel bir ihtiyâç analizi yapmış ve net bir tarif koymuştur ki ortaya, hayran olmamk mümkün değil,

- " İnsanın dünyada işi altıdır (6), bunu tamam eden ahiretini tamamlamak derdine düşsün sonra, dünyadan fazlasını istemesin,

1- Kimseye muhtaç olmayacak ve onurunu koruyacak bir işe sahip olmalı önce,

2- İşine uygun bineği olmalı (ne gerekiyorsa o, at - deve değil yani)

3- Ferah ev (geniş, 2. bir aileyi rahat sorunsuz misafir edebielcek imkâna sahip, + tuvalet, banyo, mutfak gibi)

4- Bir miktar nâkit (TL karşılığı ortalama 5.000TL değerinde altın)

5- Örfü adeti, heyecanı size benzeyen ve yakışan hayırlı bir eş

6- Hayırlı evlât...

* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Herkese nasip olur mu peki bunlar?

Bilemem, ama olsa ne güzel olur :)

adil paylaşım ve eşit şartlarda mücadele olsa
ziyadesiyle de olur...

9 Ekim 2009 Cuma

ÇOK İLNİGÇ

ÇOK İLNİGÇ

Bir ignliiz üvnsertsinede ypalın arşaıtramya gröe,
kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş.
Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyış.
Ardakai hfralerin srısaı krıaşık oslada ouknyourumş.
Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil btüün oalark oykuorumuşz.


 
Bakın nasıl da düzgün okudunuz,
ilginç değil mi?

7 Ekim 2009 Çarşamba

Çay içer misin?


Bir derviş dostumuzun çay üzerine yaptığı beste efenim :)


ÇAY...

Çayın rengi güldendir,
doldurması sizdendir.
İçin âşıklar için,
çay sahibi bizdendir.

Bu meclisin meyi çay,
dostlar bekler iyi çay
Bunca şerbet içinde,
içecekler beyi çay

Tiryaki olduk çaya,
mevl'am hayıra saya
Demi gaflet olmasın,
olsun tevhîde maya

Güzel seven uşşâkız,
tâ ezelden çayyaşız
Tabip arama başka,
gayrısına ağyarız

Bizde içecek çaydır,
içenler ölmez haydır.
Çaydan zevk almayanın,
demi ah ile vaydır...

Demlik boyun eymezse,
yarin eli deymezse
Neyleyim ki şarabı,
çay tadını vermezse

Kalkar kalbin kasveti,
gel ondan al hikmeti
Ol tatlı şeker dahi,
çaydan buldu vahdeti

Çaydan mana zikirdir,
içer iken fikirdir
Çayı abdestli içmek,
mürşidin telkinidir.


Bestekârı Ender Doğan'ın sesinden ve ud'un dan dinleyelim efenim :)

http://www.kumpinar.com/cay-ilahisi-79.html

Gönül gel seninle 'muhabbet' edelim...

Efenim cânı gönülden hayırlı günler hepimize, bol bereketli huzurlu ve
sağlıklı günler dilerim...

Epeydir farklı bir havadaydım, kendimde değildim pek, inişler çıkışlar
derken, çok şükür, dağıldı kafandaki sis bulutları, gönlümün kasveti azaldı.

Sohbete muhabbete, üretmeye, çoğaltmaya ve çalışmaya devam...

Kimin varsa bana ihtiyacı, gücüm yettiğince, ne varsa elde avuçta,
ben buradayım efenim, dileyeni beklerim...

Kaygısız saygılarımla,
7 güllerin dikeni...

6 Ekim 2009 Salı

Neyzence Fıkralar - 1 / Vergi dairesi...

" VERGİ DAİRESİ "

Salomon' u vergi dairesinden aramışlar, geçen ayın muhsabe kayıtlarını al gel demişler, çıkmış yola... Komşusu görmüş nereye demiş Salomon?

-Vergi dairesine

- Eee böyle gidilir mi?

- Neden?

- Sen tüccarsın, temiz giyin, banyonu yap, tarş ol, ayıptır

Haklısın demiş Salomon, gitmiş eve, denilenin fazlasını yapıp dışarı çıkmış,
bu sefer bir başka komşusuyla karşılaşmış, oda aynı soruyu sormuş;

- Nereye be Salomon?

- Vergi dairesine

- Sen aklını peynir ekmekle mi yedin, böyle gidilir mi?

- Neden?

- Eee derler bu nasılsa çok zengin, bol vergi çıkartıp, soğana çevirirler seni

- Haklısın demiş, kafası karışmış, demiş en iyisini haham bilir.

Gitmiş çalmış hahamın kapısını, karısı çıkmış,

-Haham evde

- Yok şehirde

- Ne zaman dönecek

- Bugün gelmez, yarına anca

- ama bana şimdi lazım

- neden?

- soru sormam lazım

- bana sor belki bilirim

- sen ne bilirsin

- eee kaç senedir karısıyım belki kulak dolgunluğum olmuştur, duydukalrımı derim

- ha ee iyyi madem, bana dediler vergi dairesine temiz giyin süslen git,
ama başka arkadaşım da hayır kötü giyin fakir görün dedi, ben şimdi ne yapayım?

- Ah ahh Salomon efendi, sen bunu dedin, benim aklıma gerdek gecem geldi

- Alla Alla ne alakası var şimdi?

- Bende dedim anama gerdekte ne giyeyim, pembe mi? yeşil mi?

- E ne dedi anan, ne giydin?

- Ne giyersen giy kizim, akibet ayni...
Kurtuluşun yok, yatacaksin altina...